KUM ZAMBAKLARI (Pancratium Maritimum)
Kumulları diğer ekosistemlerden ayıran ve benzersiz kılan özellikleri, zorlu çevre koşulları (tuz, kum ve güneş) ve bu koşullara uyum sağlamış ender bitki ve yaban hayatı potansiyelidir. Mevcut yerel kumsal bitki örtüsü, gelecek nesiller için bir genetik bitki tohum bankası sağlar ve böylece bölgenin doğal biyolojik çeşitliliğini korur. Kumul bitkileri, kumul alanların oluşumu, gelişimi ve sürdürülebilirliği açısından da önemlidir. Ancak nadir bulunan kum tepecikleri, bu ekosistemlerde yaşayan türlerle birlikte aşırı ve yanlış kullanım ve yanlış gelişimler nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunlar arasında yerleşim alanları (binalar, yollar vb.), kumul temizleme ve düzenleme araçları, otoparklar, yoğun yaya ve araç sirkülasyonunun yanı sıra katı atıkların boşaltılması, kum dağıtımı, kıyı düzenlemeleri, mendirekler ve diğer birçok rekreasyonel kullanım yer almaktadır.
Akdeniz kıyıları, pek çok nadir habitat ve tür için hayati bir sığınak sağlayan karmaşık ekosistemlere ev sahipliği yapmaktadır (European Commission, 2009a). Nergisgiller familyasına ait Kum Zambakları (Pancratium maritimum), kıyılarımızın ender bir türüdür. Yaşam alanı Akdeniz bölgesi, Bulgaristan, Batı Transkafkasya’da (Karadeniz Kıyısı) kıyı kumul alanları olarak bilinir. Yaygın olarak deniz nergisi, kum zambağı veya deniz zambağı olarak bilinir ve soğanlı ve çok yıllık bir bitkidir. Beyaz ve hoş kokulu çiçekleri 6. ve 10. aylarda açar (Davis, 1965-1985). Birçok bitki için ölümcül olan denizden gelen taban suyunu da kullanabilen tuz toleransı yüksek bir nadir bir bitki türdür.
Ülkemizde yukarıda sayılan insan kaynaklı zararların yanında maddi değeri nedeniyle kaçak olarak sökülerek yurt dışına ihraç edilen kum zambakları (Pancratium maritimum) türü, ülkemizin de taraf olduğu Uluslararası Doğa Koruma Birliği IUCN’ye (2014 ve 2016) göre ‘Tehlikede” olarak listelenmiştir ve Manavgat kumullarının sınırlı alanlarında yoğun turizm ve rekreasyonel kullanım (ayrıca sahilde ateş yakma ve araç geçişleri) nedeniyle nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Ülkemizde konuyla ilgili: Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 420.maddesinde Doğa Koruma ve Milli Parklar e) Uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınan bitki ve hayvan türleri ile alanların korunması konusunda tedbirler almak, ilgili kuruluşlarla iş birliği yapmak ve Görev alanıyla ilgili olarak bitki ve hayvan türü genetik kaynaklarının muhafazası ve iyileştirilmesi ile ilgili iş ve işlemleri yürütmekle görevlidir.
Ayrıca 2872 nolu Çevre Kanununun 9.Maddesindea) Doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin korunması esastır. Biyolojik çeşitliliği koruma ve kullanım esasları, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili diğer kuruluşların görüşleri alınarak belirlenir. Biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından nesli tehdit veya tehlike altında olanlar ile nadir bitki ve hayvan türlerinin korunması esastır.denilmektedir.